Bu Blogda Ara

5 Mart 2017 Pazar

Altın Oran

Gölgesinde dinlendiği ağacın
Cılız serinliğinde bulduğumda onu
Yorgundan çok
Dargın gibiydi

Doğayla konuşabilen 
Ama 
Mevsimsiz sıcaklarda kalmış
Biraz tedirgin yaslanmıştı ağacın gövdesine

Gölgelik desen
Asma altı değil
Kış ayazından kendini korumaya çalışan
Gariban bir erik

"Gel şöyle soluklan" diyesi oldum
"Çocuk"
"Gel çocuk"
"Ah! çocuk"

"Mevsimlere uzaksın biraz"
"Ve ne yollardan gelmişsin"
"Saçlarının rengi ırsi tamam"
"İtirazım yok"

Baktı çocuk
Kafasını kaldırmadan
"Olmadı" dedi
Anlamadı söylediğimi

"Gel" dedim "çocuk"
"Altın oranı bilir misin?"
"Çok" dedi "bilmekten belki"
"Olmamıştır"

"Bilmekten değil çocuk"
"İnanmamaktan"

El salladım ardından
Erik soğukta
Çocuk hesap kitaptaydı
Uzaklaştım

"Ah çocuk!"
"Gün döner, yaz olur, erik çiçek açar gölgesi yüce olur"
"Umarım inanırsın" dedim

O nasıl söz! Bumerang

Gözümü açıyorum
Hala burada
İçimden tekrarlıyorum üç kere
"Yine gel, yine gel, yine gel"

Davetli olmakla
Ev sahibi olmak farkı gibi

Ziyaretçinin güzellikleri aldığı
Kalan her şey senin

Geliyorsa bir bildiği vardır

Belki senindir,
Henüz haberin yoktur...

Sözel İletişim Vergisi

Gitmek,
Hareket edilecek nokta kadar
Gidilecek bir nokta da gereksiniyor
Ve o yollara eşlikçi biletler 
Kendilerinden emin ve hatta
Küstah olabiliyorlar

Pılı pırtıyı
Saçı başı toplamak iş değil de
Aklı fikri ne kadar toplasan da
Bişey unutmuşluk fikri 
Kolay atlatılmıyor

Selam lan uzaklar
Nabersiniz
Havanız ne de sıcakmış
Ruhunuz kadar konuşun
Kalıcı değilim

Çok yalnız da sayılmam
Aynadaki görüntüme çok takılmazsak
Geride bırakılamayan şeyler var yanımda
Telekomünikasyon faturalarını saymazsak
Telgrafınızın telleri kaç böbrek ediyor?

Ölçülebilir ses dalgalarını siz
Hem de kazık fiyattan taşısanız da
Kulağımdaki şarkının sesiyle
Ve biraz da dudağımdaki ıslaklıkla
Kimine göre kaçak yolculuk yapan hisleri
Faturalandırmanız zor

Tanısanız çok seversiniz
Zira az müşteriniz değil
Ve bir böbreği halihazırda
Sallantıda

Aşka malumat, başka malumat

Olmaz 
Öyle düşünmezdim

Aynı zamanda öyle yemez 
İçmez
Ve asla o sevdadan dönmezdim

Dur derdimi anlatayım
Lafımdan döneklik değil çabalamam
Lafın dönmesi

Sabah oldu 
Güneş doğdu
Ona lafım yok
O sabit

Ama dünya görünür oldu
Görünenlerse
Aynı olmadılar

Kızdım
Kızgındım
Arkamı döndüm

Gece oldu
Görünen ak sakallı bir ihtiyar oldu
Dizine kadar da sakalı vardı
İnanmamazlık olmazdı

Bin dereden su geldi
Tarlalar hasat oldu
Seni severken doğan bebekler
Ergen çocuk oldu

Yağmur yağdı
Gökkuşağı çıktı
Ebemkuşağı renkler gerçek gibi oldu

Nefsim aç
Aklım fakirdi
İnanır gibi oldu

Yüzümü ekşittim
Bu bedende hep beraberdik
Başka yöne baktım

Baktığım çiçekler soldu
Yanabilir tüm otlar ciğerime doldu
Gözlerim iyi görmez
Yüreğim ucu kırılıp katlanır gibi oldu

Baktım
İş değişmiş
Aş değişmiş
Hızlı tren bitmiş

Sevdamın tarifi başka oldu.