Bu Blogda Ara

25 Ocak 2014 Cumartesi

Bekar babanın günlüğü / Sabah

Sabahları aynı sabah, gece durumuna göre defalarca uyanmış olmamak dışında. Uyku saçma bir düzende işliyor, ne kadar uyursan o kadar ihtiyacın var sanki. Başlarda deliksiz uyku çekmenin imkanı yok, sanki uykunun derin yerinde seni uyandıran bir şeyin olmaması tedirgin edici. Gittikçe suçluluk duygusuna dönüşüyor bir süre sonra. Senden kilometrelerce uzakta gecenin olur olmaz yerinde uyanan, korkan, sakinleştirilmeyi bekleyen bir çocuğun olduğunu bilmek, onun için orada olmamak, belki seni beklediğini bilmek... Kendine has ürettiği o, sanki dünyanın en büyülü parfümü, kısa düzensiz nefes alışları ve senin elin sırtında, burnun koynunda "tamam bitanem, baba burada, geçti hepsi" dediğinde sakinleşmesi. Onlarca ritüelden sadece biri. Belki en iyi geleni, belki en naif, en göşterişsiz olanı. Artık olmayacak, kimi izin verilmiş geceler dışında. Henüz aydınlanmaya çalışan havanın odayı ağartmaya başladığı anlarda, gözler tavana kilitlenmiş bunları düşünürken, ne büyük bir suçluluk duygusunun içinde olduğunu farkedip, kendini sakinleştirmeye çalışmak. Oda henüz yabancı olsa da, bu, hani şu sabaha kadar deliksiz uyuyup seni meraklandırdığı gecelerden birisidir  diye düşünüyorsun. Birazdan, biraz mızırtı, anlamsız bir mırıltıyla kapıdan girer ve yatağın en sevdiği yerine seni ite kaka yerleşir. Sağ elinin avuç içi suratının tam ortasında, orada olduğundan emin olarak bir sabah uykusu çekersiniz. Sonra telefonun alarmı çalar da, sen, işe geç kalma pahasına zil sesini susturur ve yüzündeki eli yatakta düştüğü yerden alıp, uyandırmadan sevip, koklarsın. Böyle işlemez bekar babanın sabahı, bunları düşünürken geçen yarı uyur zaman, seni kesin uyandırsın diye kurulan zil sesine dönüşür. Bazen uyku-uyanıklık arası aynı sessizlikle ve dikkatle doğrulursun yataktan. Sanki senin kalktığını ve avuç içinin boş olduğunu akılalmaz şekilde hisseden o çocuk uyanıp, üstünden sarkan pijaması ve açamadığı gözleriyle sana bakıyor olmaz banyonun kapısından. Açıkçası, dikkate değer hiç bir şey olmaz bekar babanın sabahında. Evi, ev diyebiliyorsa o da, hızla terketmek için güzel bir motivasyon vardır. Haftasonları daha kötü, zor bela ve mızmızlanarak hazırlanan kahvaltılar, sabah kuşağı çizgi filmleri ve mahalle pazarı gezmeleri yoktur artık. En azından her haftasonu değil. Bir erkeğin hayatta herhangi bir şeyi öğrenmesinin tek yolu tekrardır. İsteyerek ya da mecburen, pratik ettikçe alışır erkek, sever. Sanırım bu öğrendiklerinden en kuvvetlisi çocuk bağımlılığıdır. Kurtulmak, normalleşmek, diyelim ki diğerine alışmak çokça pratik, gözyaşı ve sabır gerektirir. Yaşayanlar bilir, bekar bir baba olarak uyanmak dünyanın en bok hislerinden biridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder