Bu Blogda Ara

20 Ağustos 2015 Perşembe

Bir emlak yatırımı olarak aile kabristanı

Vaktiyle çoluğa çocuğa rahatlık olur, daha sık gelir giderler ziyarete diye alınmış aile kabristanımızda annemin toprağını eşeliyordum. Mevsim çiçekleri solmuştu. Biraz temizlik biraz sohbet işte. Uğramayalı epey olmuştu. Adam akıllı bir sorunumu anlatıp yerine göre şefkat yerine göre okkalı bir cevap almayalı ise bir yıl. Zaman uçup gider derler, havada asılı kaldığına tanık olmuşluğum var. O akıl almaz hastalık gelip yakalayıverdiğinde bizi, hayat yarım, planlarsa henüz çeyrekti. Öyle sanıyorduk. İstediğiniz yerde değilseniz hayatta zaman kötü kalpli bir çocuk gibiydi. Ne oyuncağını veriyor ne de sizinkiyle oynamanıza izin veriyordu. Geçen sene Eylül sonuydu. Koşuşturmalı hayatlarımızda bazen sadece olması gerekiyor diye bir araya geliyorduk. Memleketten erişte ve tarhanalar gelmişti. Böyle küçük şeyleri hep atlıyoruz ama o sihirli kargo paketi her sene şaşmadan aynı zamanlamayla sonbahar elçisi olarak eve varıyor ve hepimize her şeyin yolunda olduğunu, dünyanın sağlıkla bir tur daha attığını anlatıyordu. O akşam yemekte köyden, o eski zamanlardan, annemin gençliğinden ve bizim çocukluğumuzdan konuşuluyor, hepimizin sonbahar çocuğu olmasının sebepleri muzurca irdelenip artık yaşımızı söylemek için hangi rakamları kullanacağımızla dalga geçiliyordu. Oğlum 7 yaşındaydı. Babaanne eriştesi yeyip yatsı namazı boyunca aynı şaşkın gözlerle onu izleyip taklit ediyordu. Her zaman açık olduğunu bildiğimiz bir kapıyı, bir kalbi öperek yanaklarından ayrılıyorduk.
Sonra bir gün, çok iş yaptığımızı sanıp birbirimizi unuttuğumuz günlerden birinde aldık haberi. Önce itiraz, kabul edemeyiş, inkar, sonra bildiğimiz bilmediğimiz tüm doktorlardan uzman görüşü, en sonunda sessizlik ve pişmanlıklar. Çok panik atak olmasına rağmen en sakinimiz oydu. Sanki senelerdir doktor doktor gezerek aradığı şeyi sonunda bulmuştu. Kötüleşmeden önceki 4 ay boyunca her görüşmemizde tarhana çorbası ve erişte yaptı. Babaanne eriştesinin tadı damağa yer eder diye tarifini verdi bana da. Onu kaybettiğimiz gün hazırdık sanmıştık. Sarp bile önümüzdeki 10 yılın bayram harçlıklarını peşin almıştı. Artık çok para eden aile kabristanına defnettik annemi o gün. Veda seremonileri fazlaca kalabalık, diğer her şeye çok az yer kalıyor. Sonradan geliyor hiç gitmeyecek olanlar. 

Bir şeyin eksikliğinin büyüklüğünü onun hayatınızda kapladığı alanı anladığınızda fark ediyorsunuz, kendisinin ya da gölgesinin.