Bu Blogda Ara

29 Aralık 2015 Salı

2015

Favayı küllüğün yanından kaldırıp süzme yoğurtla beyaz leblebinin arasına koyuyorum. Biraz daha yer açılıyor sanki oysa her şeyin boyutu aynı. Salak bir rahatlama hissi oluyor içimde. Herşey daha yerli yerinde gibi şimdi. Uzun süredir ayakta bekleyen sigara paketini küllüğün yanına yüz üstü yatırıp üstüne de bir sigara yaslıyorum, bir ucu küllüğe uzanacak şekilde. Kocaman bir tetris oyunu hayat, çubuğun gelmesini bekleyip herşeyi doğru yerleştirmekle ilgili. O da gelmez lanet. Adamı hasta eder. Sen de güzel yerleştin diye sevinmekle, çubuğa bağlı yaşadığın için üzülmek arasında kalırsın. Tabağımda boylu boyunca yatan peyniri sol köşesinden başlayarak yemişim. İlk ısırık tadını en çok aldığın, sona kalan tüm gecenin şahidi ve eğer şanslıysa en keyifle yenilen. Sigara, mucidinin tasarrufu gereği havayla etkileşip, mümkünse en kısa sürede külden bir heykele dönüşme çabasında. Masaya ilk oturduğumda kaldırdığım küçük bir vazo çiçeğin yerinde başrol olduğunun farkında ama yine de sırasının gelmesini bekleyen rakı şişesi duruyor. Alıyorum elime. Şöyle bir çevirip etiketini okuyorum. "Özenle seçilen üzümlerin, başka bir şey olmakla ilgisi olmayan anasonlarla sevişmesinin ürünü olan bu rakı, bakır imbiklerde zamanlama tutsun diye defalarca damıtılarak bu gece için şişelenmiştir" yazmıyor. Olsun. Bu gecenin ayrı bir önemi yok zaten. Yılın son günü çok meşgul olur diye bu gece vedalaşacağız 2015le. O da gelebilirse. Trafikten hiç bir yere gidemeyen bu şehirde, Sibirya üzerinden 2016'yla birlikte gelmesi beklenen soğuk hava dalgasına yakalanmazsa, bu, yeni yıla kısacık uzaklıktaki pazartesi gecesinde bu yıl da gelmeyen çubukları, üzerine 2015 li tarihler atılmış kitapları, 2015 de başlanması gereken projeleri ve 2015 de olan 2015 de kalır anıları konuşacağız. Seneye devredebilir olanları belirleyip, el sıkışıp ayrılacağız. Yüküm çok olmasına rağmen erken vardım buluşma yerine. Siparişleri verdim, masayı kurdum. Adettendir, ilk duble rakıyı servis edip içmeye başladım. Beklemek mesele değil hayatımda, bunu öğrenebildim. İyi bir bekleyici ve iyi bir dinleyici olmak hiç birşey yapmadan birşeyler yapmak demek çünkü. Hava, türlü sebeplerle göç edememiş kimi mahlukata kıyak peşinde, ama yine de soğuk. Kediler oralı değil. Nerelilerse, orası kedilere pek iyi davranılan bir yer değil. Yan masadaki çift yeni yıla yalnız girmeme çabasında. Piyangocu o kadar umutsuz ki seri bilet alsan amorti çıkmayacak gibi. Kafamın üzerindeki ısıtıcı çalışkan, aferin Rusya, kesme gazımızı. Bizim bu puştluklarla ve bizatihi puştlarla ne işimiz olur? Dün boş vaktim oldu, işimiz kolaylasın diye temize çektim yanımda getirdiklerimi. İyi niyetlerimi etiketleyip, gönderemediğim mektupları zarflayıp, gösteremediğim bazı zayıflıklarımı birden ona kadar notlayıp arşivledim. Bir iki kavuşamamayla burukluğu çerçevelettim. Kusura kalmasın 2015 bazı şeyler kalıcı oluyor. Bazı kalıcı olması gerekenler ise fazlasıyla geçici. Ama konumuz bu değil. Konumuz neydi? Evet. Çubuklar, ya da rakı. Her neyse bu civarda bir şeydi. Nereli olduğunu hiç merak etmediğim o korkunç kedi geldi yanımaki çiçekliğe tünedi yine. Git güzel kedicik zira rakı muhabbeti seven kedi olmaz. Olamaz. Daha önceki hayatında akşamcı olamadıysan da bir sonraki hayatında tekila şişesinde kurt olmanı temenni ederim. Belki ben de koca hasır şapkalı bir güney amerika taşralısı olurum. Yine kesişir yollarımız, işte o zaman nasıl güzel yerim seni. Zaten böyle oluyordur herhalde, uzun uzadıya anlatılan, ana fikri unutulan hikayelerdeki yan rol oyuncularıyla göklere açılan kapılardan geçip tekrar hayat bulma sırasına giriyoruzdur uzak galaksilerde. Ruhlarımız birleşiyor, bütün oluyor, sonra yine rasgele çatlaklarla bölünüp biraz her şeyden müteşekkil olarak düşüyoruzdur bir galaksiye ve belki de kendiyle derdi olmayanın kendi galaksisiyle de derdi olmuyordur.

Gitmiyor kedi. Gelmiyor 2015. Ve fakat soğuyor mezeler ve bitiyor rakı. Yan masadakiler birbirlerinden ne istediklerini bilmez halde, elleri masanın üstüne birleşik, ayakları masanın altında ve soğukta ayrık. Son lokma peyniri üst damakta eritip son yudum rakıyla yıkıyorum. Masadaki peçetenin üstüne bir veda notu yazıp 2015'e ve garsona masanın yanında duran bavula göz kulak olmasını isteyerek kalkıyorum. Hava soğuk, n'aber lan Sibir? Hoşgeldin, bok var geldin.

"Sevgili 2015,

Kendinden beklenmeyecek performansla oğlumu büyüttün, beni büyüttün, yan komşuyu öldürdün, içimi acıttın, kanırttın sonra hiç birşey olmamış gibi sevdin yanağımı. Az eşek değilmişsin, gelişinden anlamıştım. Senden kalanlarla sende kalması gerekenleri bir duble rakıyla beraber masada bırakıyorum. İsterdim trafiğe takılma ama sen buraların acemisisin. Bağışla beni sana çok kıymetsizmişsin gibi davrandığım oldu, gelmeyen çubuklar, atılamayan adımlar ve gidilemeyen kuzey ülkeleri için seni suçladım. Müsterih ol. Yeterince bekledim. Ama hava soğuktu, kedi darladı, yan masadakiler yaşlandı. Gitmem gerekti. İyi istirahatlar dilerim.

Öptüm, kip, bye"